16 Kasım 2009 Pazartesi

Tamam işe başladım 3 ay oldu ama aldı beni bir telaş... şimdiye kadar ev işleri nasıl yetişecek diye telaş etmekten işe girişte zorlandığım bir konuyu atladım. Ama yazmak için tam fırsatıydı bende başlıyorum anlatmaya. EFendim tamam artık memur oldukta şöyle içi geçmiş bir memur havası vermemek lazım etrafa dimi ama ilk günler belki gözümü bir iki makyaj yaptım hani biraz soluk durmayayım diye ama daha sonraları saldım kendimi niye mi ? tabiki kazık kadar kız olmama rağmen doğru dürüst makyaj yapmazdım yapmazdım da birden yapmaya başlayıncada vücudumun hangi ürüne ne tepki vereceğini bilemedim. Gözlerimin kasınmasının yanın sıra artık ileri boyuta gelmisti tamam hassastım da bu kadar olduğunu tahmin edemedim. Bir kaç post önceki yazımdaki o güzel gözlerime de yazık olmasın dimi ama. neyse ben tam böyle iyi hadi makyaj yapmayayım güzelim havalarına girmişken hop deneyimli ablalarım sağolsun bu solukluğun ne kadar sürecek diye bir gaz verdiler bana. Bende başladım araştırmaya ürün almak istiyorum tamamda nasıl bir ürün olsun gözlerim yine kaşınırmı telaşı beni araştırmalara itti. Bu sırada Flormar ın blogger kampanyasını farkettim tamam dedim denemek için en azından bir şansım var bundan sonra yoluma hangi markayla devam edeceğimi bu şekilde öğrenebilirim. Hemen bir mail gönderdim Elif Hanım hemen mailime cevap vererek beni sevindirdi başladım uzun bir bekleme sürecine uzun diyorum ama normal bir uzunluk hani bekleyene her daim uzun gelen sürelerden benimki:) Bu arada ben hala ne olur olmaz diye araştırmaya devam ediyorum hani şu katologları ile ürün satan bayanlar hadi bunlarıda dene diye beni bir sıkıştırıyor artık daha fazla dayanamadağım bir gün bir parlatıcı rimel ve ruj siparişi verdiğimde birden bana kargo geldi. Eee bendeki sevinç görülmeye değerdi. Ne yaptım tabiki de siparişlerimi iptal ettim.Türkiye de güvenilirliğini kazanmış bu güzel Flormar dudak parlatıcısını, rujunu, rimelini ve ojesini denemeden başka bir ürün kullanmak istemedim. İyiki de iptal etmişim tam da istediğim ürünler benimleydi... İki iş gününden bu yana her sabah olan soluk yüzümden eser yok makyajımı Flormar ürünleri ile yapıp güzelliğime güzellik katıyorum. Hiç bir kaşıntıdan eser kalmadan üstelik.
Gelen tepkileri soracak olursanız
- Bu kızın bakışları değişti sanki ?
- Aaa senin gözlerin ne kadar da güzelleşti?-
-Yüzüne renk geldi

gibi cümleler hayatımda artık her daim var. Mutlumuyum evet hemde çok teşekkürler Flormar...
Teşekkürler Elif Hanım..........

14 Kasım 2009 Cumartesi

Bir sonbahar öyküsü bu güzel kare benim için......
Bir çok cümle kurabileceğim, hayal kurabileceğim...
Aslında sevmem ben sonbaharı taki 3 yıl öncesine kadar her kasım ayında bi hastalık yasardım...Bu yıl da yasadım ama olsun etkilenmedim ben çünkü bu güzel ay bizim evlilik yıldönümümüz... nasıl mutlu olmam bu güzel ayda ben..........
Ben seni soğuk bir son baharda sevdim ve ömür boyu seveceğim canım kocacığım.................

4 Kasım 2009 Çarşamba

evet evet bildik.......... doğru teşhisi koymusuz.. bazen bir hastalığı yasamak onu tanımakta yardımcı oluyor bizde buna den geldik galiba:) Gülüyorum ama bakmayın halime gül hastalığı normalde kaşınmazmıs ama ben cok kasınıyorum ya.. üstelik doktorum kortizon iğnesi vurma taraftarı değildi ve ben iğne olmadım kendi doğal sürecinde bitmesi daha iyiymis hastalığa müdahale ettiğimizde tekrar olma olasılığı varmıs... neyse ben kasın kasın durumlarına devam ediyorum. sadece bir nemlendirici niteliğinde bir krem verdi onu kullanıyorum o krem kızarıklıklarını alıyor biraz tam nemlendiricide değil gerilmesini falan engelliyor daha az kasınıyorum onu sürünce tedavi niteliğinde galiba biraz...
Gelelim güzel haberlere bu hafta bizim evlilik yıldönümümüzün olduğu hafta 6 kasım da bir kutlama yaparız artık.. ne bileyim ilk günkü gibi heyecanlıyım hala içim kıpır kıpır.. iyiki tanımısım canım askımı iyiki evlenmisim iyiki benim kocacığım olmus... kendimi cok sanslı hissediyorum........
bünyem yavaş yavaş çalışmaya alıştı artık eve gittiğimde işlerimi yapabiliyorum buda hosuma gidiyor en azından hemen uyumak istemiyorum...........
bu arada polo da bir panço gördüm çok güzel basladım ama bakalım onun kadar güzel olurmu bitince insallah yayımlarım burada.. kendisinin fiyatı 200 tl olunca kendim örmeye karar verdim ah resmi olsada bir koysam... bu kıs panco modayken bi örsem de bitse:)

29 Ekim 2009 Perşembe

allahım nedir bu basıma gelen... isyan etmek gibi olmasın o kadar da kötü bisiy değil aslında ama kasın kasın uyuz köpekler gibi nereye kadar.........Gittim gittim doktora ama alerji deyip beni kandırdı... eşimle teşhisi koyduk ben gül hastalığı geciriyorum bu kesin...eskişehirde iyisinden bir cildiyeciye gideceğim ama artık cumartesi gününe kaldı malesef ya...of da nasıl of karın bölgem böyle sanki küçük cocuklarda olan küçük sivilceler gibi oldu kasın kasın oluyor hemde nasıl tatlı kasınma o öyle... daha sonra büyüyüp kızarıyorlar orta kısımları kuruyup dökülmeye baslıyor ve gül seklini alıyor... yarın ben o doktara gidip neler demezsem ictiğim ilaca mı yanayım kasındığımamı... of ya of aile hekimliği dediler tutturdular onlar sevk etmeden doktora da gidemiyoruz.. yardımcı olmaya calışır havada koyver gitsin durumdayız ya olcak gibi değil...kızdım kızdım ama kendime kızdım sağlık bu kızım ne duruyorsun dimi etmezse etmesin sevk git ver para nasıl bakıyor doktorlar dimi... ama bi yandanda ben bosunamı ödüyorum bu kesintileri tabiki bakacaklar bu doktorlar diyorum öyle arada kalıp kendime kızıp cıkıyorum ortaya bakalım yine yazarım cumartesi doktor neler söyleyecek...

24 Ekim 2009 Cumartesi

pazartesi gününden itibaren diyete baslıyorum bana yemek ye diyeni vururum, yemeği önümden alanında alnından öperim.
bu sefer kararlıyım kesinlikle 10 kilo vereceğim. http://mevsimlerdenroma.blogspot.com/ bir liste olusturmuslar ama sınıfları dolmus olsun ben yinede kararlıyım yazılanlar doğrultusunda bir sekilde vücudumu dinleyerek zayıflayacağım. Kendimden nefret etmem an meselesi.. kime sorsam senin kilon orantılı en azından görünmüyor o kadar kilon varmı diyorlar... var iste ben uydurmuyorum dimi.. onlara ne kızıyorsam kilo benim kilo ..... of ve of ne olur yanımda olun yardımcı olun beni teşvik edin zayıflamam gerek ya................üüüüüüüüüüü diycem ama .....................insallah basarılı olurum. şu an net kilomu bilemesemde en son tartıldığımda 63 küsürdüm biz buna 64 diyelim dahada almadıysam... geri sayıma başlayacağım 15 günde bir tartılacağım.hadi bana kolay gelsin......

19 Ekim 2009 Pazartesi

Allahım benim bir tatil günüm olmayacakmı? Haftasonlarını dört gözle bekleyip hüsrana uğramak bu olsa gerek... Sadece bir gün hiç bir şartlanılmış iş yapmadan kendi istediklerimi yapmak istiyorum........ Sabah eskiden olduğu gibi 10-11 e kadar uyumak sonra kahvaltımı söyle bir atıştırmak, sonra spor ayakkabılarımı cok özledim onları giyip haydi şöyle bir gezmek, eve gelince kitap okuyup şöyle bir yatmak, ardı ardına 3-5 yeni film izlemek, örgü örmeyi bile çok özledim.............boş vaktim olsun diye bekliyorum bir sey yapmak için ufacık bir ara bulsam sırtımı yaslayıp oturmak yatmak istiyorum... hafta sonu 20-30 kıyafet ütüleyince böyle bir hal aldım ben ya........... altı üstü 2 makina camasır yıkadım birde önceden kalanlarla birlikte bir sürü ütü ne eziyet omuzlarım ağrıdı, evi süpürdük Tamer bey de sildi:) ama ne silmek tamer burayı sildin mi yoooo diyor allahım gülsemmi kızsammı tabiki güldüm gectim. Ama nasıl basardıysam evi dağıtmayı her yer her yerde aksam gidince yine bir sürü işim var. Allahtan yemeğimi yapmaya fırsatım olmustu. Çoğu kişinin sevmediği benim bayılarak yediğim bamya var tabi hazır dolaptan :) yine böyle streslenmeden yazmak üzere görüşürüz.

15 Ekim 2009 Perşembe


Ben bloğumu özledim...........Ne güzel günler yaşadım. Öncelikle okulum bitti diplomamı aldım.Varmı benden mutlusu yaaa...Artık yeni planlar yapıyorum yüksek lisansta yapsammı diye süper bi düşüncem var ama ne kadar başarılı olurum onu gelecek günler gösterecek. Anlayacağınız üzere yine ders calışacağım dönemler başlayacak. Bu günlerde baya bir halsizim. Bünyem beni zorluyor iyice bir kontrol altına girmem gerek vücüdumda eksik bisiyler var ama ne bakalım hayırlısı....Bol bol geziyoruz film izliyoruz kitap okuyorum. Güzel günler ama uykumu çok özlüyorummmmmmmmm.
Gözümün içinde sevgili eşim....

23 Ağustos 2009 Pazar



İlk hafta sonum..... çalışmaya başlayalı 1 hafta oldu ve ben işlerimi yetiştireyim diye sanki bir yarışa başlar gibiyim.... Bu hafta sonu dışarı çıkarız planları benim tüm hafta ki halim göz önünde bulundurularak iptal edildi. bütün hafta saat 8 de ne zaman uyuyacağız demem herhalde tameri bıktırdı:) işte yorulmasam bile erken kalkmak beni oldukça etkiledi yemeğimizi yer yemez hemen uykum gelir oldu.. nasıl bir ruh haliyse 2 dk bir esneyerek olayı iyice abarttım sanırım. Hal böyle oluncada cumartesi pazar gününü evde geçirmeye karar verdik. ama ben işler yetişmeyecek edasıyla cumartesi nerden bulduysam o kadar camasırı tam 3 makina çamaşır yıkadım ve ütüledim askıdan alır almaz ütümü yaptım ki sonraya bırakırsam yapamam korkusu içimden gitsin. makina çamaşır yıkarken bizde tamer beyle bir film izleyelim dedik, koltuğuma kuruldum malum ramazan ayı oruçluyuz öyle sap gibi tvye baka baka "devrim arabaları" nı izledik. güzel filmdi beğendim ben. neyse dün evde olduğum için yine 11,11.30 arası yattım galiba.. hatırlayamadım tam olarak.. hatırlayamadıklarım arasında bir konu var ki ömre bedel... ben bir türlü sahura kalkamıyorum uykuyu çok sevdiğim için herhalde.. tamerde benden geç yatınca ona tembihliyorum "gündüz çok susuyorum lütfen sen yatarkende bana zorlada olsa su içir" tabi oda içiriyor şu biberon gibi olan bir pet şişeden su içiriyor etrafa dökmeyim diye.. içiriyor diyorum demesinede nasıl uyuyorsam hiç hatırlamıyorum. şüpheye düştüm acaba su içirmiyor mu diye :) tabiki içiriyor ama ben hala hatırlamıyorum susamıyorumda :)
bu sabah tamer bey ve bir kaç fotoğrafçı arkadaşı bursa tarafına fotoğraf çekmeye gittiler tek arabayla gidince bana yer kalmadı :) zaten o tarafları bildiğim için ve acayip yorgun olduğumdan evde kalmayı tercih ettim. kaldım kalmasınada yine hiç dinlenemedim ki sabah erkenden kalktım yine evi süpürdüm yemek yaptım bulaşıkları yerleştirdim. biraz pc de oyun oynadım akşam oluverdi yine...
cuma pazarı bu hafta o kadar cok kalabalıktıki dolaba koymak için bamya alacaktım alamadım malum çarşamba pazarı taşınınca bütün herkes buraya yönelmiş adım atacak yer yoktu. bende birer kilo kamber biber ve kırımızı biber almıştım onlarıda dolaba koydum. kışın bol bol yeriz diye. bu arada bir gün doldurduğum dolabın fotosunu çekeyim görün nerdeyse hiç yer kalmadı koca buzlukta :) fotoda görünen gibi bazıları böyle dümdüz bazıları değil....
simdilik benden bu kadar iyi haftalar diliyorum hepinize...

16 Ağustos 2009 Pazar



Benim için bulması zor yemesi keyifli bir meyve bögürtlen... Görünce hemen almak isterim .. acaba derim iç kısımları ekşimi yoksa bal tatlısı olmuşlarmıdır. Alırım aman alıncada sanki büyüsü bozulur gibi hemen yemek istemem sanki bitince ağlayacağım. En az bir gün bekler bekleyincede zaten kendi halinden baska bir şeye dönüşür kokusu değişir. Bi türlü hemen yemek gelmez içimden sonra yüzümü buruştura buruştura koka koka yerim onu... Bazı insanlara yaranamazsın ya galiba ben onlardan biriyim:(
Bu sefer fazla bekletmeden film eşliğinde yedim yedim... Ama yemeden önce benim makina ile değil tamer beyin d300 ü ve yeni 85 mm lensi ile bu anı ölümsüzleştirdik.
Yarın ilk iş günüm olacak hangi bölümde çalışacağım belli olacak.. 2 gün idari izin verdiler bize yine evdeydim bi çalışmanın keyfine varamadım anlayacağınız. Ben ne yaptım boş durmadım dolabı doldurmaya devam ettim :) taze fasulye stoğumuz fazla ile mevcut isteyen varmı:)
güzel sakin keyifli bir hafta sonuydu.. bakalım yeni dönem nasıl gececek merakla bekliyorum...

8 Ağustos 2009 Cumartesi







Bu hafta benim için çok yoğun geçti.. Daha önce bahsettiğim gibi haftaya çalışmaya başlıyorum ve beni aldı bir telaş... Allah ım ne yapacaktım acaba akşam eve çok mu yorgun gelirim, yemeği nasıl hazırlarım nasıl pratik bir şeyler üretebilirim telaşı aldı başını gidiyor... Hatta kışa hazırlık olsun diye makarna kestik.. çok iyi oldu... Makarnayı kayınvalidemin 20 yıllık makarna makinası ilk kez kestik ne kadar lezzetli oldu anlatamam. Her ne kadar annem ince makarna keselim desede ben illaki kalın olsun diye tutturdum iyikide öyle yapmışım ne kadar lezzetli olmuş... Az önce tamercim ile tadına baktık doya doya yedik yani :) bizde tadına bakmalar öyle .... Makarnanın hamurunu annem hazırlamıştı ama ben içinde neler olduğunu biliyorum. Bir ölçü kabı belirleyip kırmak istediğimiz kadar yumurtayı bu kabın içine kırıyoruz daha sonra yumurtanın oluşturduğu hacim miktarı kadar su ilave ediyoruz biz tam 60 yumurta kullandık daha sonra içine 1 kg irmik kattık ve çok sert bir hamur elde edildi. Hatta ertesi gün avuç içim acıyordu her ne kadar büyük şekilde hamuru acamasamda orta büyüklüğe getirip anneme veriyordum daha cabuk acsın diye... Bu arada bunları yaparken yanımızda görümcem Hurişim de vardı. Sonra bu büyük şekilde açılan hamurları 10-15 dk dinlendirip cok kurutmadan makina ile kestik çok kuruttuğumuzda özellikle kıyıları makina tam olarak kesmiyor yani sert ve kurumamış bir hamur elde etmeniz gerekiyor.
Annemde bana elde kesilmiş bir sürü makarna verdi geçen hafta gittiğimizde.. artık biraz da olsa rahatım aa yemek mi yok dur bi makarna yapayım derim tamercim havalar uçar tabi bizim kilolarda alır başını gider :)
Bunların yanı sıra bu hafta kocaman bir tencere sarma sarıp dolama koydum misafir gelirse hemen ikram edebilirim diye yaklaşık 2 kg yakın da mantı yaptım oda derin dondurucuda yerini aldı:) daha sonra 2 ya yakın nohutum vardı onları da haşlayıp dolaba doldurdum anlat anlat bitmiyor yaf :) patlıcanları karnıyarık yapmak için kızarttım onlarda dolapta... mısır haşlayıp kocanından çay kaşığı ile tek tek ayıkladım çok severim de kışın canım çekerse diye onuda koydum dolaba.. ve en süperinden her halde 5 pişirimlik köfte hazırladım... Artık neredeyse 1 ay boyunca yemek sıkıntım olmayacak gibi bunun üstüne hafta sonlarıda bir kaç pratik şey yapıp dolaba koyarsam yemek derdini atlatmış olacağım galiba artık bana sıkıntı değil....
Her gün ev süpüresim var derdide cabası.. evin battığından değil yarın süpüremezsem ev temiz olsun bir daha ne zaman süpürebilirim ki deyip tüm vaktimi değerlendiriyorum boş vakit bulduğum an temizlik yemek banyo ve tuvalet ovulmaktan pırıl pırıl oldu :)
Eskiden böyle değildim ay nasıl olsa evdeyim yarın yaparım havalarında geziyordum ev hanımı olanlar biraz her şeyi erteliyor gibi geldi bana kendi hallerimden dolayı...
Neyse bugünlük çok anlattım yazacak çok şey var Elif Şafak aşk bitti yeni kitaplar aldım onlarıda yarın anlatayım...


7 Ağustos 2009 Cuma


Elif Şafak - Aşk okuyorum....
son 75 sayfa bitecek...
ama biz ne yaptık durmadık durduramadık kendimizi Elif Şafak aynı fotosundan esinlenerek Hatice Çevik versiyonunu hazırladık:)
büyük fotoğrafçı evimizin fotoğrafçısı sıfatlarını taşıyan Tamer Bey in güzel kadrajından benim çirkin halimi izliyorsunuz !
Kitap malum bu yaz çok sattı, plajlarda en çok okunan kitaplar arasında.. Kimin elinde bir kitap olsa ya pembe yada gri Aşk....
Her ne kadar erkekler için kapağını gri yapsalarda bana göre aşkın diğer yüzünü gösteriyordu o renk, hep toz pembe değilya aşk.... siyah halini koyamayıp yumuşatıp gri yapmışlar işte :)
Bakalım sizler ne düşünüyorsunuz kitap hakkında ve özelliklede bizim fotoğrafımız hakkında...
a
ş
k

31 Temmuz 2009 Cuma




Gezdim gezdim geldim... Bu akşam 2 günlüğüne annemlere gidiyorum. Ablam ve yeğenlerimde orda bir gezide bir kaç kişiyi görmüş olacağım. Yeğenlerim bu hafta doğumgünleriydi. Bende onlar için alışverişe çıktım. Ne alsam ne alsam bilemedim ya.. oyuncak bakıyorum olmuyor.. kıyafet bakıyorum bulamıyorum... ne zor bir alış verişti. Sonunda kardeşimi aradım 2 aydır yeğenlerimle birlikte sen bilirsin ne isterler dedim. Beni şaşırtan cevap geldi. Alya hanım kendisi henüz 4 yaşına yeni girecek bebek istiyormuş. Allahım onca bebeği var doymuyor bu kız çocukları bebeğe ee bende aldım tabi bir bebek süslesin giydirsin dolaştırsın yanında:) Büyük beyimiz Kaan 9 yaşına girecek annesi ona ben10 almıyormuş diye ağlıyormuş. Allah ım o ne hiç duymadım ki.... neyse oyuncakcıda sordum kartlı yapıştırmalı bir zımpırtı... Bilmediğim şeyi aldım cocuğa yararlımı zararlımı bilmiyorum ama gönlü olsun dedim 2 adet farklı dergi gibi bir şey aldım. umarım beğenir... E tabi gitmişken kendimide unutmadım iş için kendime yeni bir siyah ayakkabı aldım.. o kadar alışmışım ki spor ayakkabıya almam şarttı hafifte olsa topuğu olan bir ayakkabı aldım bende... umarım kullanımı kolay olur... az sonro fotoğrafını çekip ekleyeceğim. şimdilik bu kadar günlük kendine iyi bak..

hanimis dip not : bu arada dün evraklarımı teslim ettim ayın 13 ünde ise baslayacağım....

30 Temmuz 2009 Perşembe



Öncelik fasulye yada nohut yapacağınızda mutlaka geceden ıslatın ki pişirmesi kolay olsun. Düdüklü tencerede kolayca pişirimim derseniz o ayrı ama onun için bile sabahtan ıslatmak gerekiyor. Ben düdüklü tencere kullanmayanlardanım çok korkuyorum sakarım ya mutlaka patlatırım onu :) gerçi artık çok kolay açılır kapaklıları falan var ama her şeyi yapan ben onu kullanmaktan korkuyorum.
Fasulyemi yazdan annem almıştı o kadar çabuk pişiyorki düdüklü tencereyede gerek kalmıyor. Yemeğimizi yapmaya başlasak iyi olacak acıkanlar vardır :) Geceden ıslattığımız fasulyeyi bir tencerede haşlıyoruz kaynadıktan 15dk sonra (ben yemek içinde soğandan pek hoşlanmıyorum o nedenle) orta boy bir soğanı bütün olarak yemeğin içine atıyorum şaklaşık 20-25 dk da böyle pişirdim. Daha sonra ayrı bir kapta zeytinyağı ile biber ve domates salçasını kavurdum onu biraz sulandırıp fasulyeme ilave ettim. Fasulyenin dağılmaması benim için önemli bu nedenle salça ve fasulyenin birbirini tamamladığı anlar vardır bu anı yakalayıp ocağımı kapatıyorum. Siz pişirme sürenizi kullanacağınız tencereye ve fasulyenin çeşidine göre ayarlamalısınız. Sabah erken saatlerde pişen fasulye akşama kadar mükemmel bir kıvama oluşuyor ve müthiş ikilisi pilav ve turşu ile güzel bir lezzet katıyorsunuz sofranıza. Afiyet olsun

Birde ben zeytinyağlı enginar yapayım istedim. Zeytinyağlıya azcık ılısın diye bekletince benim bezelyeler kendinden gecti :) üstelik eşime enginarı yediremedim ne dediysem olmadı allahtan sadece 2 tane yapmıştım :) bense tam ılımaya başladıgı anda yediğimde bayıldım cok güzel bir tadı var öyle zor bir yapılışı yok tek derdi enginarı temizlemek. Temizlenmişini almışsanız bir sorun yok . temizler temizlemez 1 limon suyu ve 1 bardak su koydugum kapta beklettim. İçerisine elma dilimli patates koydum taze bezelye ve konserve mısırı ilave edip zeytinyağını da ekledim kısık ateşte pişirdim çok ta lezzetli oldu.
Daha önce lise yıllarımda Bursa da Nilüfer ablamın enginar tarlaları vardı orada dolmasını yeme fırsatım olmuştu onu dahada cok sevmiştim. Hiç unutmam Birde ELif arkadaşımın annesi yapmıştı o kadar küçük enginarlardıki onlar aynı biber dolması gibi ufacık ufacıktı. Enginarını evimizde yenilip yenilememesi konusu tartışılıyor. Sadece kendim için yapacağım anlaşılan.

Malzemeler :
- 2 su bardağı süt- 1 adet yaş maya- 1/2 su bardağı sıvı yağ- 5 tatlı kaşığı şeker- 1 tatlı kaşığı tuz- 1 adet yumurta- un- 50 gr kadar margarin
Hazırlanışı :
1 su bardağı sütün içerisine yaş mayayı atı güzelce eritelim. Daa sonra kabımızın içerisine 2 bardak unu eleyip mayalı sütü tuzu, şekeri, yumurtanın akını ( sarısını ayıralım üzerine sürmek için ), sıvı yağı koyalım ve hepsini karıştırıp kulak memesinden daha yumuşak yani elinize yapışmayacak kıvama geldiği ana kadar kaln sütü ve bira daha un ilave ederek hamurumuzun kıvamını tutturalım. Hazırladıgımız hamuru 2 saat kadar mayalnmaya bırakıp dinlendiriyoruz.. Ben sade acma olmasın diye kıymalı harc hazırladım. 2 saat sonra ceviz kadar bezeler alıp içerisine hemen 1 cay kaşıgından az margarin koyup harcımdan biraz koydum o an için harc cok geliyor kapatması zor geliyor ama hamur o kadar kabarıyor ki içerinde cok az harc kalıyor bu nedenle harcı biraz cok koyun içerisine, hamurun hepsini hzırlayıp tepsiye dizdikten sonra tepsidede 30 dk üzerini örterek dinlendirelim. üzerine yumurta sarsını ve arzuya göre çörek otu veya susam atalım. Daha sonra ısıtılmış fırında 170 derecede 30 dk pişirelim. Fırından cıktıktan sonra 15 dk üzerini kapatıp bekletelim daha sonra servis yapabilirsiniz. Afiyet olsun.
Püf noktaları : Mayalı hamurda en fazla yapılan hatalar hamurun yeterli derecede mayalanmayışı, bekletilmeden hamurun fırına verilmesi, fırının cok sıcak olması ve fırında fazla bekletilerek kurutulmasıdır.



Malzemeler :
- 3 adet yumurta- 1 su bardağı yoğurt- 1/2 su bardağı sıvı yağ- 1 adet kabartma tozu- 1 paket margarin- 1 paket nişasta- Un- ceviz içi
Şerbeti için :
- 6 su bardağı şeker- 7,5 su bardağı su-1/4 limon
Hazırlanışı :
Yumurtalar, yoğurdu, sıvı yağı, kabartma tozunu ve unu karıştırıp yumuşak bir hamur elde ediyoruz. Daha sonra bu hamurdan ceviz kadar küçük parçalar ayırıyoruz. Sadece 2 adet yumurta büyüklüğünde hamur ayıralım. Başka bir kapta 1 paket nişastanın içerisine biraz da un eliyorum hamuru acarken kullanmak için. Sadece niaşsata ile acılabilir ama ben acemi olduğum için annem hamuru kıyarsın dedi :) ne demek istediğini tam çözemesemde dediğini yaptım. hamurları 3 er li olarak açtım. Öncelikle çay fincanı tabağı kadar acıp sonra aralarına bol bol unlu nişastalı karışımı ekleyip 3 hamuru üst üste koyup fırın tepsimin büyüklüğünde açtım. En alta 2 adet böyle hazırladığım hamur koyduktan sonra üzerine cok da toz gibi ufaltmadığım birazcık iri ceviz içlerini yerleştirdim. Sonra her katta cevileri koydum. Ceviz büyüklüğündeki hamurlarım bittiğinde son kalan ceviz içinide koyup yumurta büyüklüğünde ayırdığım 2 hamuru tek tek açarak üzerine koydum. Hamur ile i,şlemlerim bitince baklavama istediğim şekilde benimki kare idi kestim. Daha sonra 1 paket margarini eriterek sıcak sıcak üzerine döktüm. 180 derecelik fırında üzeri kızarana kadar pişirdim. Arzu edenler üzeri cok kavrulmasın diye gazete kyabilirmiş annem dedi valla :) ama ben koymadım. Fırınım güzel pişiriyor. Ben baklavayı çarşamba günü pişrip şerbetini perşembe günü akşamı yaptım. Annem aynı gün yapsan daha iyi yumuşar dedi ama bunu biraz gec söyledi. Daha sonra şekeri suyu ve limonu kesip kaynatıp şerbetini hazırladım. Şerbeti kaynarken soğuk baklavanın üzerine döktüm ve başka bir tepsi ile üzerini kapattım. Yine annemin tavsiyesi üzerini şerbeti koyduktan sonra ocağın üzerine tepsiyi 5 dk ısıttım. Gerçekten cok yumuşak bir tatlımız oldu. Afiyet olsun.

Malzemeler :
- 3 adet yumurta- 1 su bardağı yoğurt- 1/2 su bardağı sıvı yağ- 1 adet kabartma tozu- 1 paket margarin- 1 paket nişasta- Un- ceviz içi
Şerbeti için :
- 6 su bardağı şeker- 7,5 su bardağı su-1/4 limon
Hazırlanışı :
Yumurtalar, yoğurdu, sıvı yağı, kabartma tozunu ve unu karıştırıp yumuşak bir hamur elde ediyoruz. Daha sonra bu hamurdan ceviz kadar küçük parçalar ayırıyoruz. Sadece 2 adet yumurta büyüklüğünde hamur ayıralım. Başka bir kapta 1 paket nişastanın içerisine biraz da un eliyorum hamuru acarken kullanmak için. Sadece niaşsata ile acılabilir ama ben acemi olduğum için annem hamuru kıyarsın dedi :) ne demek istediğini tam çözemesemde dediğini yaptım. hamurları 3 er li olarak açtım. Öncelikle çay fincanı tabağı kadar acıp sonra aralarına bol bol unlu nişastalı karışımı ekleyip 3 hamuru üst üste koyup fırın tepsimin büyüklüğünde açtım. En alta 2 adet böyle hazırladığım hamur koyduktan sonra üzerine cok da toz gibi ufaltmadığım birazcık iri ceviz içlerini yerleştirdim. Sonra her katta cevileri koydum. Ceviz büyüklüğündeki hamurlarım bittiğinde son kalan ceviz içinide koyup yumurta büyüklüğünde ayırdığım 2 hamuru tek tek açarak üzerine koydum. Hamur ile i,şlemlerim bitince baklavama istediğim şekilde benimki kare idi kestim. Daha sonra 1 paket margarini eriterek sıcak sıcak üzerine döktüm. 180 derecelik fırında üzeri kızarana kadar pişirdim. Arzu edenler üzeri cok kavrulmasın diye gazete kyabilirmiş annem dedi valla :) ama ben koymadım. Fırınım güzel pişiriyor. Ben baklavayı çarşamba günü pişrip şerbetini perşembe günü akşamı yaptım. Annem aynı gün yapsan daha iyi yumuşar dedi ama bunu biraz gec söyledi. Daha sonra şekeri suyu ve limonu kesip kaynatıp şerbetini hazırladım. Şerbeti kaynarken soğuk baklavanın üzerine döktüm ve başka bir tepsi ile üzerini kapattım. Yine annemin tavsiyesi üzerini şerbeti koyduktan sonra ocağın üzerine tepsiyi 5 dk ısıttım. Gerçekten cok yumuşak bir tatlımız oldu. Afiyet olsun.
da yumurta akları için hemen aklıma çocuklacocuk sitesindeki bezeler geldi. Tabi yaptım cok ta begendim. Kızlara bu güzel tarif için tekrar teşekkür ediyorum. Tarifi ben tekrar yazmıyorum kızlar cok güzel fotolarla anlatmışlar.

Malzemeler
- 5 adet yumurta- 2 su bardağı un- 1 paket vanilya- 1 paket kabartma tozu- 1 paket margarin- 1 tatlı kaşığı tarçın- 1 tatlı kaşığı kakao- 1 su bardağı şeker
Yapılışı :
5 yumurtayı ve 1 su bardağı şekeri birlikte çıpalım. bu arada 1 paket margazrini eritip soğumaya bırakalım. Yumurta ve şekerin üzerine 1 bardak unu ekleyip karıştıralım. Daha sonra soğuyan margarini ekleyelim. Kalan 1 bardaj unu kabartma tozu ve vanilyayı da ekleyip kek karışımını tamamlıyoruz. Arzuya göre ister sade ister tarçın ister kakao kullanarak kekimizi zenginleştirelim. Kuru meyva da koyabilirsiniz.Bu karışımın içine tarçının hepsini ekleyip karıştırdıktan sonra kek kalıbımıza koyalım ve bu karışımdan 1 su bardağı kadar kalanına kakao yu ekleyip onuda kekin ortasına dökelim. Soğuk fırına 180 derece ısıya ayarlayıp yaklaşık 40 dk pişirelim. Ben ilk 15 dk sonra fırını açıp kekin üzerine kendim bıçakla çatlaklar oluşturuyorum ve çok güzel pişiyor. Afiyet olsun.

Öncelikle buradaki köfte tarifine göre köftelerimizi hazırlıyoruz.
Gerekli malzemeler :
- 3 Adet patlıcan- 2 Adet domates- 2 Adet biber- 13 Adet kürdan :)- 13 Adet köfte- 1 yemek kasığı salca- 1,5 bardak su
Yapılışı :
Patlıcanlarımızı alacalı olarak soyup bir miktar tuzlu suda bekletiyoruz. Daha sonra iyice yıkayıp kuruluyoruz ve sıvıyağ ile kızartıyoruz. Tek bir patlıcan diliminin ortasına köftemizi koyup uç kısımları alta gelecek şekilde diğer patlıcan diliminin üzene koyuyoruz ve kapatıyoruz daha sonra üzerine kürdan koyup domates dilimi ve biber koyuyoruz. Hazırladığımız kebapları fırın ısısına dayanıklı kabımıza koyuyoruz. Ocağımızda ayrı bir yerde salcamızı kavurup üzerine suyumuzu ilave ediyoruz su kaynadıktan sonra hazırladığımız patlıcanların üzerine döküyoruz. ve 170 derece fırında pişiriyoruz. Afiyet olsun....
işte geldim burdayım. Günlerdir yine yoktum ortalıklarda ama bu sefer çok güzel bir mazeretim var günlüğüm. İstediğim yerleştirme sonuçları sonunda pazartesi günü açıklandı. Ben sevinçten havalara uçuran güzel haberimi aldım. Artık Osmangazi üniversitesinde bir memur adayıyım. 2,5 yıl ara verdikten sonra tekrar çalışmaya başlayacağım için çok mutluyum. Eşimden ayrılmayacağım aynı şehirde bir yere yerleştirildiğim içinse daha çok mutluyum. 2 gündür kuruldan sağlık raporu almak için uğraştım. Dün tüm belgelirimi eksiksiz tamamladım sonunda.. Bugünde inşallah gidip teslim edeceğim. Ağustos 15 e kadar işe başlamış olurum heralde.. Çok çok heyecanlıyım. Evlilik hayatım boyunca hep evde olduğum için şimdi hem çalışmak hem evli olmak nasıl bir duygu bilmiyorum. Niye böyle düşünüyorum derseniz..Ben bir iş koliğim inşallah iş yapıcam diye evdeki işlerimi ve eşimi ihmal etmem. Ben bir ortama zor zar girerim ama girdiğimdede çok benimseyenlerdenim. Yani beni yeni bir başlangıca sokmak zordur ama çıkarmak dahada zordur. Bakalım günler bize neler getirecek daha neler göreceğiz. Yakında neler olacak belli olacak. Şimdilik bu kadar kendinize iyi bakın

Hanimiş dip not : diğer sitem yakında kapanacağı için özellikle yemek tariflerini buraya taşıyacağım. Sonra yaparken tekrar acaba hangi malzeme idi diye düşünmemek için.

22 Temmuz 2009 Çarşamba

Gezdik efendim dün Eskişehiri... Sanki her zaman yaptığımız bir şey değilmişcesine oldukça yaradı ben biraz nefes aldım. Sanki evde bunalıyorum ev basıyor beni iyice.. Çalışma özlemim arttıkça benim sıkıntımda artmaya başladı. Ama dedim ya iyi geldi bu çekim bana.. 10-15 kişi elinde makinaları tripotları ile Eskişehir genel hallerinden kartpostal tadında fotoğraflar çekti. Bende nikoncanımla bir iki kare çektim. Daha sonra bir arkadaşın eşi ve çocukları geldi muhabbet ettik. Lunapark ziyaretimiz başka bir güne kaldı.Eskişehir geceleri her zaman ki soğuk olunca birde iş çıkışı yorgunluğu oluca çalışan arkadaşlarda kısa kestik. Bir daha ki toplantıya inşallah Lunapark maceramı yazarım. Bugün meşhur çarşamba pazarına gittim normal de her zaman gittiğim elim kolum boş dönmeden geldiğim yerden bile hiç bir şey almak istemedim. Duyduğuma görede son 2 hafta imiş çarşamba pazarının da yerini değiştireceklermiş bakalım yeni adresi neresi olacak çok uzaklara gitmese bari...Hiç bir şey almadım desemde olmaz kendime bir yelpaze aldım onu unutmamak gerek bu sıcaklarda:) Kendimi oyalama çabalarım sürüyor az sonra kalkıp mantı yapıcam beyfendiciğime daha sonrada sarma sarayım diyorum vakit geçer. Bu arada dün hazır çarşıdayken kendime yeni kitap aldım. Yakında onuda paylaşırım. Sevgiyle kalın......

21 Temmuz 2009 Salı


Bugünlerde taktım taktım herşeye hemde sinir olacak konu arıyorum kendime hiç zorlanmıyorum hemende buluyorum maşallah...Kendi kendine sinir olup kendi kendine barışan bir ruh halim var. Sakinleştirmek ise yemek yemek gibi kötü bir sonuçla son buluyor. Kötü diyorum kilo almamak elde değil.. iyice şiştim dobi gibi olacağım ya... Takıntılarımdan biriside bu kahvaltılık gevreklerim. Kolay kolay kullanmadığım bir marka olan ülker bu konuda beni şaşırttı ve nasıl olduysa bu markadan başka kahvaltılık gevrek yiyemiyorum. Vay ve diyorum beğenmediğim ülkere bak beni bile şaşırttı. Her şeyin bir ilki varmış belki ilerde diğer ürünlerinide kullanırım.
Blogger a geçtim geçmesinede hala fotoğraf yüklerken zorlanıyorum boyutunu kendi otomatik olarak ayarlıyor ya garibime gidiyor. Alışmışım hepsini kendi istediğime göre düzenlemeye... Sanki başka bir el daha dokunuyormuş bloguma gibi geliyor. Kıskandım galiba blogumu....
Sabah yine stresten mide ağrılarımla kabuslarla uyandım. Niye herşeyi bu kadar takıyorum ben bi anlam veremiyorum. Ufacık bir konu büyüdükçe büyüyor düşüncelerimde. Zaman geçmiyor kendimi oyalayacak bir şeyler yapmam gerekiyor.
Bunlardan birisi de fotoğraf çekmek. Daha önceleri bu kadar ilgimi çekmiyordu kursa da gidince herşeyi çekmek ve güzel pozlar yakalamak hoşuma gitmeye başladı. Bu çekimler sırasında Tamer bey d300 den mahrum kalmasın diye Nikon p5100 aldı bana. Süper bişiy küçük ama çok güzel çekim yapıyor.
Bu akşam Eskişehir de yine çekim yapıcaklar arkadaşlarıyla büyük ihtimalle nikoncanım ve bende katılırım. Sizide onunla tanıştırdığıma göre güzel kareleride yine buradan paylaşmış olurum. Bakalım günler bana neler getirecek.. Hoşçakalın...

20 Temmuz 2009 Pazartesi

Bugün yazmak istedim ki stresli günlerin sayımına başladığım bugünlerde bana blogum destek olsun istedim. Stres de dediğim evde oturmanın stresi biliyorsunuz çalışmak istiyorum. Kpss den aldığım puanla başvurularımı yaptım onların sonuçlarını bekleyeceğim. 2 hafta içersinde açıklanmasını umut ediyorum. Bu arada http://www.elimkolum.com/ sitesinin tekrar isim haklarını satın almayacağım bu nedenle sitemin ismini bloggera taşıdım burada istediğim zaman yazmaya devam edeceğim. Kim ne derse desin yediğimi içtiğimi, gezdiğimi gördüğümü, üzüntümü sevincimi yine burda paylaşacağım. Yine bol bol fotoğraf çekeceğim, kitap okuyacağım, konserlerde gezeceğim, hayatın tadını alarak severek yaşayacağım. Sizleride bu hayatıma şahit olarak yazdıracağım blogumda. sevgiyle kalın........