19 Nisan 2013 Cuma

13-14 Nisan İstanbul-Büyükada Gezisi

Cumartesi sabah 05:00'de Eskişehir Migros önünden yolculuğumuz başladı. Sabah 9 civari İstanbul Çengelköyde ilk durağımızda olmuştuk. Boğaz köprüsüne karşı orta karar bir kahvaltıdan sonra deniz kokusu ile günümüzü başladık. Cumartesi günü hava bize güzel davrandı güneş yüzünü gösterdi. Kız Kulesi gezisinden sonra Büyükadaya gitmek için vapura bindik. Adaya varır varmaz otelimize yerleştik. Acıkan karnımızı köfte piyaz yiyerek doyurduk. Sonrasında Ayo Yorgi Klisesine gitmek üzere faytona bindik isterseniz ücreti de yazayım bir fikriniz olsun kliseye çıkmak için 30 tl ücret ödüyorsunuz. ada turu yapmak istediğinizde küçük tur 40 tl büyük tur 70 tl. Faytona binmenizde yeterli gelmiyor indikten sonra epey dik bir yokuşu yürüyeceksiniz oldukça zevkli bir yürüyüş bazen biraz yorulsanızda ben gayet memnundum hayatımdan. 
Klise içerisinde fotoğraf çekmek yasakmış bana bunu söyleyene kadar ben 5-6 poz fotoğraf çekmiştim. Girdiğimde bir mumda ben yakıp dilek diledim. Ada bahar geldiğinden turistlerin akınına uğramış oldukça kalabalık orada kalanlar için büyük bir rahatsızlık verdiğimizi düşündüm.Yukarıda manzarının keyfini çıkarttıktan sonra rıhtıma kadar yürümeye karar verdik uzun ve yorucu olduğunu düşündük ama olsun yine yürüyüp her güzelliği görmek istedik. Yürüyüş yolları pek güvenli değil aslında kalabalıkta kaldırımlar dolu ve deli gibi giden faytonlar insanları hiç umursamıyorlar. Üstelik bisiklet kiralayanlarda bunlardan nasibini alıyor. Oldukça kalabalık bir dönemde gitmenin şanssızlığını yaşadık galiba. 
Yürüyüş yolunda biraz pan denemesi yaptı Tamer onlardan bir karede yukarıdaki fotoğraf. Evlerin güzelliğine hayran kaldık. Birde bahçelerdeki peyzaj çok güzeldi. Neredeyse hiç bir ev birbirinin aynı değil bu farklılık bizi mest etti. Açıkça söylemek gerekirse Türklerin evleri hemen kendini belli ediyor bakımsız ve özensizler.  Akşam bu yorgunluk üzerine gidip otelde biraz dinlendik. Akşam yemeği için balık yemeği düşünüyorduk havanın çarpmasından mı ne hiç yemek yemek gelmedi içimizden bizde sahilde oturup birer bira içtik. Sonra otel odamızda dinlendik sabah kalktığımızda İstanbul'da koşuşturmacalı bir güne hazırdık. 8:20 vapuru ile karşıya geçtik. Tüm adalara uğrayarak neredeyse 1,30 saati geçkin bir sürede karaya ayak bastık bu sırada bol bol martı fotoğrafı çektik yunusları görmekte beni ayrı bir mutlu etti. 

Sırada Ayasofya, Yerebatan Sarnıcı ve Topkapı Sarayı var. Biz daha önce Ayasofya ve Yerebatan Sarnıcını gezdiğimiz için onları bu seferlik gezmek istemiyoruz vaktimizi Topkapı Sarayında geçirmek istiyoruz. İyikide öyle yapmışız neredeyse 3 saat dolaştık gezmeyi bitiremedik. İlk defa gördüğümüz içinde hayranlıkla her bir birimi içimize sindire sindire gezdik. Başka bir gezide oraya bir gün ayırmaya karar verip büyük bir buruklukla oradan ayrılıyoruz. Pazar gününün ne kadar soğuk olduğundan bahsetmeyi unuttum rüzgarda bizi mahvetti ama ona rağmen boğazdaki tekne turunda hiç içeri girmeden boğazın keyfini çıkarta çıkarta gezdik. Bir daha kimbilir ne zaman geliriz bu keyfi bir daha mı yaşayacağız mantığıyla koy verdik gitti :) 
 Teknede balık ekmek yedik ve tekne turu sonrasında Eyüp'e gittik. Eyüp Sultan türbesinde dua ettik. Burada teleferik ile Pierre Loti'ye çıkabiliyorsunuz ve acayip bir kalabalık burada sıra bekliyor. Biz bu sırayı beklemektensen dündende biraz alışkanlık yürüyerek yukarıya çıkıyoruz. Güzel bir haliç manzarasıyla iyi ki buralarıda gördüm diyorum. Oraya yürüyerek çıkmaktan korkmayın en fazla 15 dk nızı alır inanın bana değer. Birkaç fotoğraf çekip Eskişehir'e dönmek üzere oradan ayrılıyoruz. 
 Bol fotoğraflı bir yazı oldu ama inanın çok güzeldi. Önümüzdeki iki hafta yine gezi planlarımız var oralara da gidip gezmek ve fotoğraflamak için sabırsızlanıyorum. Diğer fotoğrafları görmek için sosyal medya hesaplarımı takip edebilirsiniz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder