18 Ekim 2013 Cuma

21-29 Eylül 2013 Doğu Anadolu ve GAP Turu

Memleketimizin görmediğimiz köşesi kalmasın projesinin büyük bir kısmını bu tura sığdırdık. Belirtilen tarihlerdeki siyasi karışıklık turun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği korkusunu yaşatsada sonunda turumuzun 20 kişilik bir grupla dahi olsa gerçeklemesi bizi çok sevindirdi. Hiç görmediğimiz yerleri gezdik güzel anılar biriktirdik.

Biz Eskişehir'den gidip İstanbul kalkışlı bir tura katıldığmıız için gece 00:00 da Kamil Koç otobüsü ile İstanbula hareket ettik. 04:10 civarı İstanbul da olduk ve yaklaşık 20 dakika beklemeden sonra servis hizmetinden yararlanarak Sabiha Gökçene vardık burada uçağın kalkışını bekledik.İlk gün uçakla İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanından Erzuruma kalkış olarak yazsada son dakika haberi ile Erzincan uçağında bulduk kendimizi buda ilk gün bize oldukça zaman kaybettirdi. 
 1.gün
Erzincan havaalanına indikten sonra şehir merkezinde kahvaltı yapmak için rehber hepimizi serbest bıraktı ve gitti bir saat ve buluşma noktası belirledi hiç bilmediğimiz bir yerde öylece kalakaldık. Sabah sabah Erzincanda keskin bir koku vardı bu beni biraz tiksindirdi zor belada olsa bir fırından poğaça aldık ve yanında biraz ayran içmek istedik ne mümkün ara ara zor bulduk sonunda ayakta bir kaç yudum bir şeyler yiyerek grupla toplandık ve Erzurum'a doğru yola çıktık. Erzurum'a vardığımızda öğlen olmuştu ve zaten sabah iyi bir şeyler yiyemediğimizden hemen kenmizi Çağ Kebapçısına attık.

Oturur oturmaz servise başlıyorlar şişe geçirilip kesilmiş etler yemeye doyamıyorsunuz. ben tam 4 şiş yedim eşimde öyle toplamda 8 şiş ve içeceklere 60 TL ücret ödeyerek oradan ayrıldık. Lezzeti mükemmel olunca verdiğimiz paraya değdi. Sonra Çifte Minareli Cami öününde buluşup Erzurum'u gezmeye başladık Hepsi birbirine yakın yerler olunca yürüyerek Rehber anlatımıyla Ulu Camii, Üç Kümbetler, Caferiye Camiisi, Yakutiye Medresesi ni geziyoruz. Burada restorasyon çalışmaları devam eden yerler var ve bazı yapıların çevresi gerçekten pislik içerisinde. Bu arada hava serin polar ile dolaşıyoruz.

Akşam tur sirküsündeki otel değiştiriliyor farklı bir otelde kalıyoruz. Akşam Yemeği için masa ayırmışlar ama yan tarafta futbol sever erkekler dolu oldukça havasız bir yer. Neysez zaten yorulmuşuz belirlenen standart akşam yemeğini yiyerek odamıza çekiliyoruz günün yorgunluğunu atmak için.
2.gün
Sabah standart bir kahvaltı ile günümüze başlıyoruz. (Tur boyunca her sabah 6 da kalkıp 7 de dolaşmaya başladık bir gün saat 7 de kalktık) Kars Kalesi, Kars Müzesi’ni, Oniki Havariler Kilisesi’ni, Beylerbeyi Sarayı, Taş Köprü’yü, Namık Kemal Evi’ni görüyoruz. En çok merak ettiğim yerlerden birisi Ani Harabelerine doğru yola çıkıyoruz.Yine bizi soğuk yağmurlu bir hava karşılıyor buna rağmen inatla ve zevkle geziyoruz.Biz tur boyunca gezeceğimiz yerler için ücretimizi ödedeğimiz için orada ekstra hiç bir ücret ödemiyoruz. Öğle yemekleri ücreti bize ait sadece.Ermenistan sınırında bu olağanüstü harabelere hayran kalıyoruz. Bu arada harabelerde inek otlattıklarınıda üzülerek belirtmek istiyorum.

Ermeni ve Selçuklu kültürünün en önemli yapıtlarının yer aldığı eserler arasında Katedral, Arpaçay, Surp Kirkor, Surp Pirgiç (Keveli Kilise), Selçuklu eserlerinden ve Anadolu’nun ilk Türk Camiisi olan Menücehr Cami, Ebul Muhammeran Cami, Sultan Sarayı’nı geziyoruz. 


Buradan ayrıldıktan sonra bir büryan yesek süper olur diyoruz ama zamanlamamız uymuyor ve bu turdan büryan yiyemeden ayrıldığım için çok üzülüyorum.Yolda Iğdır'da mola veriyoruz ve Iğdur Üniversitesi nin sol çaprazında bir lokantaya gidip yemek yiyoruz inanın pişman olmayacaksınız etleri o kadar lezzetliki eşim yediği dönerin tadını çok beğendi ben de bir kebap yedim doğu moduna girdiğimiz için yemeklerimizi acılı şalgam içerek şenlendirdik, tam hatırlayamamakla birlikte burda yemek üceti 25-30 TL ödedik.

Yemek sonrası yağmurlu kapalı ve soğuk bir havada (aracın ısıtması çalışmadığından üşüyerek)  Ağrı Dağının tamamını göremeyerek Doğubeyazıt'a doğru yol alıyoruz. Burda çok rüzgarlı bir havada Meteor Çukurunu görüyoruz. İran sınırını da görüp 2013 yılında neredeyse tüm sınır kapılarını gezeceğimizin ilk belirtilerini yaşıyoruz. İran sınırında o kadar çok tır bekletiliyorki şaşarsınız. Burada otelimize yerleşiyoruz günlerden pazartesi ve pazartesi günleri müzeler kapalı. Otelde bizimle birlikte Taylandlı turistler var bölge gerçekten gelişmemiş olduğundan şartlara göre bölgenin oteli lüks kalıyor ama bize sorsanız kaldığmız en kötü otellerden birisi Doğu Beyazıt Simer Otel. İnsanlar çok candan davranıyor samimiler ama bi eksiklik var.

3.gün

İşte bu sabah geç uyanıyoruz çünkü İshak Paşa Sarayının açılma zamanını beklemek için. Otelimizin tam karşısı Ağrı Dağı bu sefer hava açık doya doya ona bakıyoruz.İnşaatı 99 yıl süren muhteşem İshak Paşa Sarayı’nı geziyoruz. İsmi Saray olsa da esasında bir külliye olan bu muhteşem yapı, aynı zamanda Lale Devri’nin en önemli eserlerinden birisi olması özelliğini de taşıyor. Daha fazla zarar görmesin diye üzeri cam ile kaplanmış tüm doğallığın kaybetmiş bir yapıyı görüyoruz. Beğenmekten başım dönmüş olsa gerek gezerken düşüyorum sarayda dizim fazlaca eziliyor taşlar sert birde sağ elim birazcık kanıyor işin garibi pantolonumda zedeleniyor ve üzülüyorum. Neyseki hava ısınıyor böyle olunca şort\pantolonumun fermuarlı yerden ayırıp hem yaramı havalandırıyorum daha çabuk iyileşsin hem de zedelenmiş pantolonla gezmiyorum . Bu arada tam İshak Paşa sarayının karşı tarafında muhteşem bir yapı var onuda fotoğraflamadan geçemedik.

 


Buradan ayrılıp Muradiye Şelalerine doğru yol alıyoruz. İnsan burda otursun hiç gitmesin isteyebilir müthiş bir su sesi kim bilir ilk baharda nasılda şenleniyordur. Şöyle ayaklarını uzatıp bir kahve içeceksin ama vakit yok. Bu arada burda birde tuvalet maceram var herzamanki gibi koşarak gidiyorum :) çıkışta çocuk one lira diyor ben paşa paşa veriyorum paramı sonra benimle girenler elini kolunu sallaya sallaya çıkıyor hayırdır diyorum abla turla gelenlere ücretsiz ben seni yabancı turist sandım diyor. Yani turisti hep kazıklayacağız ya ne koparsak kar diyorlar. Şeytan köprüsünden sallana sallana geçip ,sizi muhteşem manzara ile bırakıp ben yoluma devam ediyorum.



Van gölü manzarasının büyüsü ile öğle yemeği için van gölü kıyılarına gidiyoruz. Burada balık sever olarak inci kefalini denemeden olmaz dedim balıklarımı mis gibi yedim. Eşim balık sevmez hadi ben etten devam edeyim dedi ama keşke demeseydi sonraki 2 gün kendini pek iyi hissetmedi ben güzelim yemekleri yerken o bana baktı oturdu :( Yine yemek için 30 TL ödeyerek hafif yağmurda Akdamar adasına gitmek için teknedeki yerimizi aldık.




Hava hafiften yağıyor tekne biraz süratli böyle olunca dışarıda oturmak imkansız. Ama fotoğraf aşkı dururmu hiç tam adaya yaklaşıyoruz bu sırada çok güzel bir gökkuşağı çıkmazmı hem üst üste iki tane bir de üzerinde tam 3 gökkuşağı zevkle bakmak için dışarı çıkıyoruz o soğukta. Tekne kalabalık değil bizim grup ve bir iki japon turist onlarda fotoğraf makinaları ellerinde fotoğraf çekiyorlar birde o kadar ince giyinmişlerki üşümüyorlar biz olsak yatak döşek yatarız öyle gezsek. Birde nasıl bir cesaret yalnız başına gelmişler dillerini yollarını bilmedikleri bu yere ben kendimden utandım. Kız eşimle konuşuyor çat pat aynı fotoğraf makinalarına sahipler (Canon 6D) hoşuna gitti herhalde aynı fotoğraf tutkusunu paylaşmak.




Adayı ve kiliseyi dolaştıktan sonra otelimize gidiyoruz. yine belirtilen otel değiştiriliyor bu sefer soruyorum niye değişiyor belirtilen otel van gölü kıyısında çok sinek var orda kalınmaz diyor bizde sinekleri duyunca kabulleniyoruz merkezde büyük urartu otele gidiyoruz gayet temiz ve güzel bir otel akşam yemeği açık büfe ve lezzetli yemekten sonra hiç gece dışarı çıkmıyoruz hadi bir dolaşalım deyip Van da atıyoruz kendimizi sokaklara güzel kalabalık bir şehir genç nüfus ile karşılaşıyoruz. Yorgunluktan 1 saatlik bir yürüyüşten sonra otele dönüyoruz.

4.gün
Sabah kalvaltısınn artından Van Kalesi olarak da bilinen Tuşba Kalesi’ne çıkarak bu görkemli yapıtı görüyoruz ve Van'dan ayrılıyoruz. Ziyaret kasabasına gidip Veysel Karani Türbesinde dua ettik. Sonra yine yollara düştük Timurtaş Bin İlgazi tarafından Batman Çayı üzerinde 1147 yılında yapılan türkülere konu olan Malabadi Köprüsünü görmeye gidiyorum ama o da ne yine tadilat yine bir inşaat işleri görmedik demeyim iniyoruz çok kısa bir moladan sonra yollara devam. Yeni şehirlerimizden Batman'a ulaşıyoruz yine bir yol çalışması biraz geçte olsa öğle yemeği için mola veriyoruz. Allahım bu yemekler bu kadar lezzetli olmak zorunda mı? Ben zevkle yemek yerken Tamer'in midesi bozuk o tüm ısrarlarıma rağmen yemiyor ben yalnız takılıyorum ama yemeden gitmem deyip silip süpürüyorum tabağımı. Batman Kazım Usta'nın yerinde 22 TL ücret ödeyip tek başıma doyuyorum.

Durmak yok yola devam Hasankeyf'i de görmem görek sular altında kalmadan. akşam gün batacak neredeyse buralarda akşam çok çabuk oluyor. Ilısu Barajı için evleri biraz yukarıya taşıyorlar. Tarihi eserleride muhafaza etmek için taşıyacaklarını öğreniyorum. Fakat yukarılara çıkamıyoruz. Toprak yapısından dolayı suyu emdikçe çökmeler olmuş geçen yıl biri orada vefat edince yukarıdaki yerlere ziyaretler kapanıyor. El Rızk Camiinin minaresinin üst kısmına kadar sular altında kalacak bu güzel tarihi alana veda ediyoruz kısa ve öz bir ziyaret.

Hadi bakalım sırada Midyat var güzel gümüşçüler ve süryani şaraplarını merak ederek yola çıkıyoruz.Midyata vardığımızda hava karardı ama parlayan gümüşlerden gözümüzü alamıyoruz ki:) kendime ufacık bir hediye bileklik aldım fazla açılmanın manası yok dedim. Eşimde kehribar ve gümüş imameli tesbihini aldı. Otele doğru yola çıkıyoruz. Otelimiz bir şahane Matiat Otel maşallah tüm dizi çekenlerde burada turdaki yaşlı teyze bir oğlana sarılıp duruyor boynunu kıracak neredeyse biz kocamla bakıyoruz tanımıyoruz ki komik oluyor. Kim ki bu diye soruyorum bir zamanlar ismi lazım değil bir ses yarışmasında yakışıklılığı ile ün salmış Erkam galiba doğru yazdım isimli biri . Herneyse akşam yemeğimizi yiyoruz, Tamer yine yemek yemek istemiyor midesi gittikçe kötü oluyor üzülüyorum ama ben kendimi durduramayıp yemeğe devam ediyorum. Odamıza gidiyoruz o yorgun uyuyor bende dayanamayıp uyuyorum. Turdaki kızların hamam keyfine katılamadığım için üzülüyorum.

5.gün



Sabah yine erkenden düştük yollara artık havalar güneye indikçe ısınıyor bu sefer hani benim parmak arası terliklerim diye söylenip duruyor insan. Mardinde eski Mardini gezip sokak aralarında dolaşıyoruz. Eski Ptt binası, Şehidi Camii, Latifiye Camii geziliyor. Burda kendi koleksiyonum için bir şal alıyorum rengine bayılıyorum aklım alamadıklarımda kalıyor bir daha gitsem her renginden alırım sanki :) Baharatçılarını geziyoruz. Kayınpederimde nefes darlığı olduğu için tavsiye üzerine doğru yazamaya bilirim ama ninha diye telaffuz edilen bir ot alıyoruz çayını yapıp içmesi için bakalım iyi gelirmi bilmem ama çok övdiüler.



Mardin Kent Müzesini gezdikten sonra Süryani Ortodoks Patriklerinin Evi olarak kullanılan Deyrul Zaferan Manastırını geziyoruz. Burada bir mola verip Safranlı çay ve Süryani kahvesini içiyoruz. Kasımiye Medresesine doğru yola çıkıyoruz. Hemen öğlen olmuş karnımız açıkmış bile Ebrar Restaurantta yemek vakti yine en sevdiğim anlar bu yemek vakitleri :) Tamer ayranaşı çorbası ile yetinip benim tabaktan biraz tırkıkladı yine hala midesi kötü yemek yemek istemiyor. Ben bu tabağa yine 22 tl ödeyip keyfime bakıyorum.


Yemekten sonra Şanlıurfa yolları bizi bekliyordu. Yolda dünya tarihini değiştirecek Göbekli Tepeye uğramayı ihmal etmiyoruz. Kazılar devam ediyor ve tarih yeniden şekilleniyor. Şanslıyız ki otelimiz hemen Balıklı gölün karşısında eşyaları otele gönderip gezmeye başlıyoruz. Balıklı gölde balıklara yem atıp bende bir dilek diliyorum. Tamer fotoğraf çekmeye doyamıyor. Ayn Zeliha gölünü ve Makam ,camiini görüp Hz.İbrahimin doğruğu mağarayı ziyaret ediyoruz. Akşam oldu çoktan doğru odalara biraz dinlenip güzel bir akşam yemeği urfa kebaptan sonra daha sıra gecesine gideceğiz. Otelde yemekte bir şahane. memnununuz otelimizden sıra gecesi için Şığ Baba diye adlandırılan eski bir konağa gidiyoruz. Canlı müzik bizim gruptan 12 kişi ve bir kaç dışardan misafir çiğ köfte yapıyorlar ve yöresel müzikler bir türlü havasına giremiyoruz. Tamer limoni zaten bende beğenmiyorum üstelik yapılan çiğ köfteyi hiç beğenmiyoruz keşke gitmeseydik diyoruz ama bu sefer aklım kalacaktı kişi başı 40 TL ödeyip otele dönüyoruz. Hadi gece balıklı göl fotoğrafları çekelim diyerek 23:30 dan sonra orada fotoğraf molası veriyoruz. Neyseki makinenin şarjı bitiyor ve otele dönüp uyuyoruz.



6.gün

Sabah yine düştük yollara yollara yollara....İlk İslam Üniversitesinin kalıntılarını ziyaret ediyoruz eskiden 75 metre olan kulenin boyu yarısına gelmiş. Hemen yakınındaki konik kubbeli evleri ziyarete gidiyoruz yürüyerek konik evlerde yöresel kıyafetler deneyip bol bol fotoğraf çektiriyoruz. Tamer petrol kralı görüntüsünde yine çok yakışıklı :) burada bir kahve molası verip yolumuza devam ediyoruz. Hz.Eyyüp'ün türbesini ziyaret edip o sabrın bizdede olması için şifalı suyundan bir şişe alıp yolumuza devam ediyoruz. Sipahiler, Hüseyinciler, Bakırcılar Çarşısını gezerek bol bol fotoğraf çekiyoruz. Bakırcılar çarşısına hayran kalıyoruz.

Gezimiz sonrası Adıyaman 'a hareket ediyoruz. Bu sefer yemekte döner yiyoruz fakat fotoğraf yok ama birde içli köfte yedik yediklerim arasında en güzel içli köfte buydu. Sonrasında Nemrut'a güneşi batırmaya gidiyoruz. Yol üzerinde Karakuş Tümülüsünü, Cendere Köprüsü Yeni Kale ve Arsemia Tapınağı sonrasında gün batımı için Nemruta varıyoruz. Güneşin Batmasına 1 saatten az bir süre var bu süre içerisinde tırmanmamız gerek bir solukta acele etmeden tırmanıyoruz ama rakımdan dolayı hava çarpıyor çok fazla susuyoruz iyiki sırt çantamı ve suyumu yanımıza almışım. Yukarısının çok soğuk olacağına dair söylentiler bu sefer anlatanları yalancı çıkardı polarlarımızla oturduk soğuk hissetmedik kalabalık bir ortamda oturup gün batımını izledik güzel fotoğraflar çıkardı ama görevliler hemen alanı terketmeniz için sizi uyarıyor. yolda uzunu otele gitmeye 2,5-3 saat yol var böyle olunca o anın tadını çıkarmak kaldı. Havanın Tameri çarptığını da ihmal etmemek gerek. I.Antiochos, Zeus, Apollon, Herakles, Kommagene, Kartal ve Arslan Heykellerini görüyoruz. Dağın en önemli unsuru ise Kommagene Kralı Antiochos'a ait Tümülüs ve Kutsal alanlarıdır.




Bozdoğan otelde konaklama var otel berbat bir yer çalışanlarda bir suratsız Doğu Beyazıttaki otelden bile kötü inşallah değiştirirler oteli bir daha ki turlarda.

7.gün

Artık son sabah ilk durak Atatürk Barajı seyir terası sabah serinliğinde çok iyi geldi bu kadar büyük olduğunu tahmin etmemiştim. Halfetiye doğru yola çıkıyoruz bu kadar keyif alacağım bir yer olduğunu düşünmemiştim. Ne kadar güzel hava güzel tekne yavaş ben keyifli olunca güzel bir gezi oldu. Rum Kale, Tarihi Mağara Evleri ve sular altında kalan Savaşan Köyünü görüyoruz.


Daha sonra yol üzerinde nesli tükenmekte olan Kelaynak Kuşlarını ziyaret edip, son durak Gaziantep'e gidiyoruz. Arkeoloji müzesini gezip Zeugma'dan çıkartılan mozaikleri görüp  çingene kızını görmeden dönmüyoruz. Tamerin günlerdir midesini dinlendirip burada coştuğu ününü öğrenip geldiğimiz İmam Çağdaş'ta alıyoruz soluğu birer lahmacun ve Ali Nazikle tıka basa doyup yine çarşılarına doğru yola çıkıyoruz. Bakırcılar çarşısı yine bizi mest ediyor. Biraz Antep fıstığı alıp buluşma noktasına giderken dayanamayıp İmam Çağdaşa yine gidip yine lahmacun yiyoruz. Bizi gören garsonlar tanıyor biz yine lahmacun yiyeceğiz deyince hay maşallah benim abime diyorlar Tamere gülüp siparişleri getiriyorlar afiyetle yiyoruz.



Sonrasında Medusa cam müzesini geziyoruz ben bahçede ilk defa oturup keyif yapıyorum artık çok yoruldum adım atacak halim yok bir menengiç kahvesi için kendime geliyorum. Hep bareber Gaziantep havaalanına gidip uçağımızı bekliyoruz eyvah rötar var ama olsun nihayet biniyoruz uçağa belirtmem gerek ben hayatımda ilk defa uçağa bindim bu turda öyle olunca korkarım sandım ama rahattı pegasus ile uçtuk koltuk araları gerçekten çok dar ve küçük Allahtan giderkende dönerkende orta acil çıkışlarda oturdum daha genişti sadece dönüş yolunda inerken kulağım ağrıdı. sonrasında bizi Dudullu Kamil Koça en yakın yere bıraktılar buradan taksi ile Kamil Koça gittik biletimizi aldık otobüsümüzü beklemeye başladık. Yolda giderken olduğu gibi tan dinlenme tesislerinden tunatana uğradık her zamanki ezogelin çorbamı ve köy ekmeğimi yedim rahat ettim. sabah saatlerinde Eskişehire geldik ve öğleden sonra 15:00 e kadar uyudum yoruldum ama değdi güzel anılar biriktirdik.

Toplam Tur Mesafesi: 2100 Km yaklaşık olarak gittik

not : 
Turumuzu Anı Turdan satın aldık. Programın detaylarınıda sizlerle paylaşmak istedim. Tur ile ilgili şikayetlerimde söz konusu 20 kişilik bir grup katıldığı için ne büyük araç verildi ne de küçük konforlu araçlardan bildiğniz şehir içi servis konforunda çok rahatsız bir şekilde seyahat ettik tura şikayetlerimizi ilettiğimiz halde hiç bir değişim olmadı tadımız kaçmasın diye dahada fazla üzerine gitmedik. Yolculuk esnasında araçta ikramlarda olmayınca çileden çıktığımız anlarda oldu.

7 yorum:

  1. hem rota, hem fotoğraflar, hem de siz harikasınız..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederiz. gerçekten güzel anılarla döndük en az bir kere görülesi yerler

      Sil
  2. Elinize, ayağınıza, gönlünüze sağlık arkadaşım...gezinizi facebooktan da heyecanla takip ettim..Sevgilerimle

    YanıtlaSil
  3. Sağol yani sayende gittim gezdim, gördüm, yedim, içtim ohhh rahatladım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. her ne kadar adını yazmasanda biliyorum kim olduğunu sende gezeceksin birgün o zamanda ben seninle anılara dalarım :) çilem hanım

      Sil
  4. Merhaba Hatice hanım,

    İshak Paşa Sarayı'nı konu alan bir makale yayınlayacağım. Yukarıdaki görsellerinizden birini kullanmak istiyorum. mümkün müdür?

    YanıtlaSil