31 Temmuz 2009 Cuma




Gezdim gezdim geldim... Bu akşam 2 günlüğüne annemlere gidiyorum. Ablam ve yeğenlerimde orda bir gezide bir kaç kişiyi görmüş olacağım. Yeğenlerim bu hafta doğumgünleriydi. Bende onlar için alışverişe çıktım. Ne alsam ne alsam bilemedim ya.. oyuncak bakıyorum olmuyor.. kıyafet bakıyorum bulamıyorum... ne zor bir alış verişti. Sonunda kardeşimi aradım 2 aydır yeğenlerimle birlikte sen bilirsin ne isterler dedim. Beni şaşırtan cevap geldi. Alya hanım kendisi henüz 4 yaşına yeni girecek bebek istiyormuş. Allahım onca bebeği var doymuyor bu kız çocukları bebeğe ee bende aldım tabi bir bebek süslesin giydirsin dolaştırsın yanında:) Büyük beyimiz Kaan 9 yaşına girecek annesi ona ben10 almıyormuş diye ağlıyormuş. Allah ım o ne hiç duymadım ki.... neyse oyuncakcıda sordum kartlı yapıştırmalı bir zımpırtı... Bilmediğim şeyi aldım cocuğa yararlımı zararlımı bilmiyorum ama gönlü olsun dedim 2 adet farklı dergi gibi bir şey aldım. umarım beğenir... E tabi gitmişken kendimide unutmadım iş için kendime yeni bir siyah ayakkabı aldım.. o kadar alışmışım ki spor ayakkabıya almam şarttı hafifte olsa topuğu olan bir ayakkabı aldım bende... umarım kullanımı kolay olur... az sonro fotoğrafını çekip ekleyeceğim. şimdilik bu kadar günlük kendine iyi bak..

hanimis dip not : bu arada dün evraklarımı teslim ettim ayın 13 ünde ise baslayacağım....

30 Temmuz 2009 Perşembe



Öncelik fasulye yada nohut yapacağınızda mutlaka geceden ıslatın ki pişirmesi kolay olsun. Düdüklü tencerede kolayca pişirimim derseniz o ayrı ama onun için bile sabahtan ıslatmak gerekiyor. Ben düdüklü tencere kullanmayanlardanım çok korkuyorum sakarım ya mutlaka patlatırım onu :) gerçi artık çok kolay açılır kapaklıları falan var ama her şeyi yapan ben onu kullanmaktan korkuyorum.
Fasulyemi yazdan annem almıştı o kadar çabuk pişiyorki düdüklü tencereyede gerek kalmıyor. Yemeğimizi yapmaya başlasak iyi olacak acıkanlar vardır :) Geceden ıslattığımız fasulyeyi bir tencerede haşlıyoruz kaynadıktan 15dk sonra (ben yemek içinde soğandan pek hoşlanmıyorum o nedenle) orta boy bir soğanı bütün olarak yemeğin içine atıyorum şaklaşık 20-25 dk da böyle pişirdim. Daha sonra ayrı bir kapta zeytinyağı ile biber ve domates salçasını kavurdum onu biraz sulandırıp fasulyeme ilave ettim. Fasulyenin dağılmaması benim için önemli bu nedenle salça ve fasulyenin birbirini tamamladığı anlar vardır bu anı yakalayıp ocağımı kapatıyorum. Siz pişirme sürenizi kullanacağınız tencereye ve fasulyenin çeşidine göre ayarlamalısınız. Sabah erken saatlerde pişen fasulye akşama kadar mükemmel bir kıvama oluşuyor ve müthiş ikilisi pilav ve turşu ile güzel bir lezzet katıyorsunuz sofranıza. Afiyet olsun

Birde ben zeytinyağlı enginar yapayım istedim. Zeytinyağlıya azcık ılısın diye bekletince benim bezelyeler kendinden gecti :) üstelik eşime enginarı yediremedim ne dediysem olmadı allahtan sadece 2 tane yapmıştım :) bense tam ılımaya başladıgı anda yediğimde bayıldım cok güzel bir tadı var öyle zor bir yapılışı yok tek derdi enginarı temizlemek. Temizlenmişini almışsanız bir sorun yok . temizler temizlemez 1 limon suyu ve 1 bardak su koydugum kapta beklettim. İçerisine elma dilimli patates koydum taze bezelye ve konserve mısırı ilave edip zeytinyağını da ekledim kısık ateşte pişirdim çok ta lezzetli oldu.
Daha önce lise yıllarımda Bursa da Nilüfer ablamın enginar tarlaları vardı orada dolmasını yeme fırsatım olmuştu onu dahada cok sevmiştim. Hiç unutmam Birde ELif arkadaşımın annesi yapmıştı o kadar küçük enginarlardıki onlar aynı biber dolması gibi ufacık ufacıktı. Enginarını evimizde yenilip yenilememesi konusu tartışılıyor. Sadece kendim için yapacağım anlaşılan.

Malzemeler :
- 2 su bardağı süt- 1 adet yaş maya- 1/2 su bardağı sıvı yağ- 5 tatlı kaşığı şeker- 1 tatlı kaşığı tuz- 1 adet yumurta- un- 50 gr kadar margarin
Hazırlanışı :
1 su bardağı sütün içerisine yaş mayayı atı güzelce eritelim. Daa sonra kabımızın içerisine 2 bardak unu eleyip mayalı sütü tuzu, şekeri, yumurtanın akını ( sarısını ayıralım üzerine sürmek için ), sıvı yağı koyalım ve hepsini karıştırıp kulak memesinden daha yumuşak yani elinize yapışmayacak kıvama geldiği ana kadar kaln sütü ve bira daha un ilave ederek hamurumuzun kıvamını tutturalım. Hazırladıgımız hamuru 2 saat kadar mayalnmaya bırakıp dinlendiriyoruz.. Ben sade acma olmasın diye kıymalı harc hazırladım. 2 saat sonra ceviz kadar bezeler alıp içerisine hemen 1 cay kaşıgından az margarin koyup harcımdan biraz koydum o an için harc cok geliyor kapatması zor geliyor ama hamur o kadar kabarıyor ki içerinde cok az harc kalıyor bu nedenle harcı biraz cok koyun içerisine, hamurun hepsini hzırlayıp tepsiye dizdikten sonra tepsidede 30 dk üzerini örterek dinlendirelim. üzerine yumurta sarsını ve arzuya göre çörek otu veya susam atalım. Daha sonra ısıtılmış fırında 170 derecede 30 dk pişirelim. Fırından cıktıktan sonra 15 dk üzerini kapatıp bekletelim daha sonra servis yapabilirsiniz. Afiyet olsun.
Püf noktaları : Mayalı hamurda en fazla yapılan hatalar hamurun yeterli derecede mayalanmayışı, bekletilmeden hamurun fırına verilmesi, fırının cok sıcak olması ve fırında fazla bekletilerek kurutulmasıdır.



Malzemeler :
- 3 adet yumurta- 1 su bardağı yoğurt- 1/2 su bardağı sıvı yağ- 1 adet kabartma tozu- 1 paket margarin- 1 paket nişasta- Un- ceviz içi
Şerbeti için :
- 6 su bardağı şeker- 7,5 su bardağı su-1/4 limon
Hazırlanışı :
Yumurtalar, yoğurdu, sıvı yağı, kabartma tozunu ve unu karıştırıp yumuşak bir hamur elde ediyoruz. Daha sonra bu hamurdan ceviz kadar küçük parçalar ayırıyoruz. Sadece 2 adet yumurta büyüklüğünde hamur ayıralım. Başka bir kapta 1 paket nişastanın içerisine biraz da un eliyorum hamuru acarken kullanmak için. Sadece niaşsata ile acılabilir ama ben acemi olduğum için annem hamuru kıyarsın dedi :) ne demek istediğini tam çözemesemde dediğini yaptım. hamurları 3 er li olarak açtım. Öncelikle çay fincanı tabağı kadar acıp sonra aralarına bol bol unlu nişastalı karışımı ekleyip 3 hamuru üst üste koyup fırın tepsimin büyüklüğünde açtım. En alta 2 adet böyle hazırladığım hamur koyduktan sonra üzerine cok da toz gibi ufaltmadığım birazcık iri ceviz içlerini yerleştirdim. Sonra her katta cevileri koydum. Ceviz büyüklüğündeki hamurlarım bittiğinde son kalan ceviz içinide koyup yumurta büyüklüğünde ayırdığım 2 hamuru tek tek açarak üzerine koydum. Hamur ile i,şlemlerim bitince baklavama istediğim şekilde benimki kare idi kestim. Daha sonra 1 paket margarini eriterek sıcak sıcak üzerine döktüm. 180 derecelik fırında üzeri kızarana kadar pişirdim. Arzu edenler üzeri cok kavrulmasın diye gazete kyabilirmiş annem dedi valla :) ama ben koymadım. Fırınım güzel pişiriyor. Ben baklavayı çarşamba günü pişrip şerbetini perşembe günü akşamı yaptım. Annem aynı gün yapsan daha iyi yumuşar dedi ama bunu biraz gec söyledi. Daha sonra şekeri suyu ve limonu kesip kaynatıp şerbetini hazırladım. Şerbeti kaynarken soğuk baklavanın üzerine döktüm ve başka bir tepsi ile üzerini kapattım. Yine annemin tavsiyesi üzerini şerbeti koyduktan sonra ocağın üzerine tepsiyi 5 dk ısıttım. Gerçekten cok yumuşak bir tatlımız oldu. Afiyet olsun.

Malzemeler :
- 3 adet yumurta- 1 su bardağı yoğurt- 1/2 su bardağı sıvı yağ- 1 adet kabartma tozu- 1 paket margarin- 1 paket nişasta- Un- ceviz içi
Şerbeti için :
- 6 su bardağı şeker- 7,5 su bardağı su-1/4 limon
Hazırlanışı :
Yumurtalar, yoğurdu, sıvı yağı, kabartma tozunu ve unu karıştırıp yumuşak bir hamur elde ediyoruz. Daha sonra bu hamurdan ceviz kadar küçük parçalar ayırıyoruz. Sadece 2 adet yumurta büyüklüğünde hamur ayıralım. Başka bir kapta 1 paket nişastanın içerisine biraz da un eliyorum hamuru acarken kullanmak için. Sadece niaşsata ile acılabilir ama ben acemi olduğum için annem hamuru kıyarsın dedi :) ne demek istediğini tam çözemesemde dediğini yaptım. hamurları 3 er li olarak açtım. Öncelikle çay fincanı tabağı kadar acıp sonra aralarına bol bol unlu nişastalı karışımı ekleyip 3 hamuru üst üste koyup fırın tepsimin büyüklüğünde açtım. En alta 2 adet böyle hazırladığım hamur koyduktan sonra üzerine cok da toz gibi ufaltmadığım birazcık iri ceviz içlerini yerleştirdim. Sonra her katta cevileri koydum. Ceviz büyüklüğündeki hamurlarım bittiğinde son kalan ceviz içinide koyup yumurta büyüklüğünde ayırdığım 2 hamuru tek tek açarak üzerine koydum. Hamur ile i,şlemlerim bitince baklavama istediğim şekilde benimki kare idi kestim. Daha sonra 1 paket margarini eriterek sıcak sıcak üzerine döktüm. 180 derecelik fırında üzeri kızarana kadar pişirdim. Arzu edenler üzeri cok kavrulmasın diye gazete kyabilirmiş annem dedi valla :) ama ben koymadım. Fırınım güzel pişiriyor. Ben baklavayı çarşamba günü pişrip şerbetini perşembe günü akşamı yaptım. Annem aynı gün yapsan daha iyi yumuşar dedi ama bunu biraz gec söyledi. Daha sonra şekeri suyu ve limonu kesip kaynatıp şerbetini hazırladım. Şerbeti kaynarken soğuk baklavanın üzerine döktüm ve başka bir tepsi ile üzerini kapattım. Yine annemin tavsiyesi üzerini şerbeti koyduktan sonra ocağın üzerine tepsiyi 5 dk ısıttım. Gerçekten cok yumuşak bir tatlımız oldu. Afiyet olsun.
da yumurta akları için hemen aklıma çocuklacocuk sitesindeki bezeler geldi. Tabi yaptım cok ta begendim. Kızlara bu güzel tarif için tekrar teşekkür ediyorum. Tarifi ben tekrar yazmıyorum kızlar cok güzel fotolarla anlatmışlar.

Malzemeler
- 5 adet yumurta- 2 su bardağı un- 1 paket vanilya- 1 paket kabartma tozu- 1 paket margarin- 1 tatlı kaşığı tarçın- 1 tatlı kaşığı kakao- 1 su bardağı şeker
Yapılışı :
5 yumurtayı ve 1 su bardağı şekeri birlikte çıpalım. bu arada 1 paket margazrini eritip soğumaya bırakalım. Yumurta ve şekerin üzerine 1 bardak unu ekleyip karıştıralım. Daha sonra soğuyan margarini ekleyelim. Kalan 1 bardaj unu kabartma tozu ve vanilyayı da ekleyip kek karışımını tamamlıyoruz. Arzuya göre ister sade ister tarçın ister kakao kullanarak kekimizi zenginleştirelim. Kuru meyva da koyabilirsiniz.Bu karışımın içine tarçının hepsini ekleyip karıştırdıktan sonra kek kalıbımıza koyalım ve bu karışımdan 1 su bardağı kadar kalanına kakao yu ekleyip onuda kekin ortasına dökelim. Soğuk fırına 180 derece ısıya ayarlayıp yaklaşık 40 dk pişirelim. Ben ilk 15 dk sonra fırını açıp kekin üzerine kendim bıçakla çatlaklar oluşturuyorum ve çok güzel pişiyor. Afiyet olsun.

Öncelikle buradaki köfte tarifine göre köftelerimizi hazırlıyoruz.
Gerekli malzemeler :
- 3 Adet patlıcan- 2 Adet domates- 2 Adet biber- 13 Adet kürdan :)- 13 Adet köfte- 1 yemek kasığı salca- 1,5 bardak su
Yapılışı :
Patlıcanlarımızı alacalı olarak soyup bir miktar tuzlu suda bekletiyoruz. Daha sonra iyice yıkayıp kuruluyoruz ve sıvıyağ ile kızartıyoruz. Tek bir patlıcan diliminin ortasına köftemizi koyup uç kısımları alta gelecek şekilde diğer patlıcan diliminin üzene koyuyoruz ve kapatıyoruz daha sonra üzerine kürdan koyup domates dilimi ve biber koyuyoruz. Hazırladığımız kebapları fırın ısısına dayanıklı kabımıza koyuyoruz. Ocağımızda ayrı bir yerde salcamızı kavurup üzerine suyumuzu ilave ediyoruz su kaynadıktan sonra hazırladığımız patlıcanların üzerine döküyoruz. ve 170 derece fırında pişiriyoruz. Afiyet olsun....
işte geldim burdayım. Günlerdir yine yoktum ortalıklarda ama bu sefer çok güzel bir mazeretim var günlüğüm. İstediğim yerleştirme sonuçları sonunda pazartesi günü açıklandı. Ben sevinçten havalara uçuran güzel haberimi aldım. Artık Osmangazi üniversitesinde bir memur adayıyım. 2,5 yıl ara verdikten sonra tekrar çalışmaya başlayacağım için çok mutluyum. Eşimden ayrılmayacağım aynı şehirde bir yere yerleştirildiğim içinse daha çok mutluyum. 2 gündür kuruldan sağlık raporu almak için uğraştım. Dün tüm belgelirimi eksiksiz tamamladım sonunda.. Bugünde inşallah gidip teslim edeceğim. Ağustos 15 e kadar işe başlamış olurum heralde.. Çok çok heyecanlıyım. Evlilik hayatım boyunca hep evde olduğum için şimdi hem çalışmak hem evli olmak nasıl bir duygu bilmiyorum. Niye böyle düşünüyorum derseniz..Ben bir iş koliğim inşallah iş yapıcam diye evdeki işlerimi ve eşimi ihmal etmem. Ben bir ortama zor zar girerim ama girdiğimdede çok benimseyenlerdenim. Yani beni yeni bir başlangıca sokmak zordur ama çıkarmak dahada zordur. Bakalım günler bize neler getirecek daha neler göreceğiz. Yakında neler olacak belli olacak. Şimdilik bu kadar kendinize iyi bakın

Hanimiş dip not : diğer sitem yakında kapanacağı için özellikle yemek tariflerini buraya taşıyacağım. Sonra yaparken tekrar acaba hangi malzeme idi diye düşünmemek için.

22 Temmuz 2009 Çarşamba

Gezdik efendim dün Eskişehiri... Sanki her zaman yaptığımız bir şey değilmişcesine oldukça yaradı ben biraz nefes aldım. Sanki evde bunalıyorum ev basıyor beni iyice.. Çalışma özlemim arttıkça benim sıkıntımda artmaya başladı. Ama dedim ya iyi geldi bu çekim bana.. 10-15 kişi elinde makinaları tripotları ile Eskişehir genel hallerinden kartpostal tadında fotoğraflar çekti. Bende nikoncanımla bir iki kare çektim. Daha sonra bir arkadaşın eşi ve çocukları geldi muhabbet ettik. Lunapark ziyaretimiz başka bir güne kaldı.Eskişehir geceleri her zaman ki soğuk olunca birde iş çıkışı yorgunluğu oluca çalışan arkadaşlarda kısa kestik. Bir daha ki toplantıya inşallah Lunapark maceramı yazarım. Bugün meşhur çarşamba pazarına gittim normal de her zaman gittiğim elim kolum boş dönmeden geldiğim yerden bile hiç bir şey almak istemedim. Duyduğuma görede son 2 hafta imiş çarşamba pazarının da yerini değiştireceklermiş bakalım yeni adresi neresi olacak çok uzaklara gitmese bari...Hiç bir şey almadım desemde olmaz kendime bir yelpaze aldım onu unutmamak gerek bu sıcaklarda:) Kendimi oyalama çabalarım sürüyor az sonra kalkıp mantı yapıcam beyfendiciğime daha sonrada sarma sarayım diyorum vakit geçer. Bu arada dün hazır çarşıdayken kendime yeni kitap aldım. Yakında onuda paylaşırım. Sevgiyle kalın......

21 Temmuz 2009 Salı


Bugünlerde taktım taktım herşeye hemde sinir olacak konu arıyorum kendime hiç zorlanmıyorum hemende buluyorum maşallah...Kendi kendine sinir olup kendi kendine barışan bir ruh halim var. Sakinleştirmek ise yemek yemek gibi kötü bir sonuçla son buluyor. Kötü diyorum kilo almamak elde değil.. iyice şiştim dobi gibi olacağım ya... Takıntılarımdan biriside bu kahvaltılık gevreklerim. Kolay kolay kullanmadığım bir marka olan ülker bu konuda beni şaşırttı ve nasıl olduysa bu markadan başka kahvaltılık gevrek yiyemiyorum. Vay ve diyorum beğenmediğim ülkere bak beni bile şaşırttı. Her şeyin bir ilki varmış belki ilerde diğer ürünlerinide kullanırım.
Blogger a geçtim geçmesinede hala fotoğraf yüklerken zorlanıyorum boyutunu kendi otomatik olarak ayarlıyor ya garibime gidiyor. Alışmışım hepsini kendi istediğime göre düzenlemeye... Sanki başka bir el daha dokunuyormuş bloguma gibi geliyor. Kıskandım galiba blogumu....
Sabah yine stresten mide ağrılarımla kabuslarla uyandım. Niye herşeyi bu kadar takıyorum ben bi anlam veremiyorum. Ufacık bir konu büyüdükçe büyüyor düşüncelerimde. Zaman geçmiyor kendimi oyalayacak bir şeyler yapmam gerekiyor.
Bunlardan birisi de fotoğraf çekmek. Daha önceleri bu kadar ilgimi çekmiyordu kursa da gidince herşeyi çekmek ve güzel pozlar yakalamak hoşuma gitmeye başladı. Bu çekimler sırasında Tamer bey d300 den mahrum kalmasın diye Nikon p5100 aldı bana. Süper bişiy küçük ama çok güzel çekim yapıyor.
Bu akşam Eskişehir de yine çekim yapıcaklar arkadaşlarıyla büyük ihtimalle nikoncanım ve bende katılırım. Sizide onunla tanıştırdığıma göre güzel kareleride yine buradan paylaşmış olurum. Bakalım günler bana neler getirecek.. Hoşçakalın...

20 Temmuz 2009 Pazartesi

Bugün yazmak istedim ki stresli günlerin sayımına başladığım bugünlerde bana blogum destek olsun istedim. Stres de dediğim evde oturmanın stresi biliyorsunuz çalışmak istiyorum. Kpss den aldığım puanla başvurularımı yaptım onların sonuçlarını bekleyeceğim. 2 hafta içersinde açıklanmasını umut ediyorum. Bu arada http://www.elimkolum.com/ sitesinin tekrar isim haklarını satın almayacağım bu nedenle sitemin ismini bloggera taşıdım burada istediğim zaman yazmaya devam edeceğim. Kim ne derse desin yediğimi içtiğimi, gezdiğimi gördüğümü, üzüntümü sevincimi yine burda paylaşacağım. Yine bol bol fotoğraf çekeceğim, kitap okuyacağım, konserlerde gezeceğim, hayatın tadını alarak severek yaşayacağım. Sizleride bu hayatıma şahit olarak yazdıracağım blogumda. sevgiyle kalın........